Yazıyorum yazıyorum yetmiyor, bitmiyor. Ne Avrupa şampiyonluğu kaldı, ne Dünya ne Olimpiyat... Şimdi de efsaneler arasında yerini alıyor. Bir sporcu: Atatürk'ün sevdiği gibi zeki, çevik ve ahlâklı, bir Türk: en gururlandıranından, gerek spor gerek resmî arenalarda en sağlam uluslararası temsilcilerimizden, ve en önemlisi bir dost: en temiz, en sağlam, en onurlandıran ve en gururlandıranından. Bir prenses, bir elmas, bir yıldız! Bir daha bravo, hep bravo ve hep teşekkürler Gizem Girişmen! Ve annesi Seyhan Teyze'm, ellerinden öperim saygıyla!
Bu Kalp Seni Unutur Mu? Unutmuyor!! Daha önce de bahsetmiştim... Bu diziye fena taktım. Hoş, Bülent İnal'ın başrolde olmasının payı illâki var ama konu olarak, işleniş olarak her bakımdan tebriği hakeden bir dizi. İzlenme istatistiklerine ve yapılan yorumlara bakıldığında bugünün sayıları bile o günlerin ne kadar vahim olduğunun ve bu dizinin ne kadar güzel anlattığının göstergesidir aslında. En sinir tarafı ise her bölümden sonra insana 'of ya yine bir hafta mı bekleyeceğiz şimdi' diye isyan ettirmesidir!
Başka Dilde Aşk... İzlemediyseniz ve hâlâ yakınlarınızda bir sinemada oynuyorsa bunu okur okumaz kalkın yerinizden ve makul bir saatse gidin izleyin derim. Bence 5 üzerinden 5lik bir film. Türk sinemasına ciddi bir katkıdır bu eser. Oyunculuk olarak harikalar yaratan Mert Fırat ve birbirinden değerli oyuncular gerçekten paranızın fazlasını hakeden bir iş çıkarmışlar ortaya. Bravo! Sinemada izlemeyediyseniz kesinlikle DVDsini alın derim. Değer!
Basit teması. Blogger tarafından desteklenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder