1 Ekim 2007

Büyümek Zorundayım!

Traş olan bebek
Uzun aradan dolayı af diliyorum. Toplam 2 kişinin katıldığı koca ankette haftada bir dediği halde biliyorum 3 haftadır ara verdim. Biricik annem ve birtanecik Zerrin Teyze'm ziyarette olunca misafirperverlik damarım galip geldi sanırım. O ziyaret ile ilgili bazı notları daha sonra paylaşabilirim. Bu gece bu yazı yeniden elime geçti. Bundan 3 yıl önce yazılmış bir yazı. Birçok şeyin değişime başladığı, birbiri ardına gelen ciddi farkındalıkların yaşandığı bir dönemdi o dönem. Bu yazı aslında benimle bu süreçte belli şeyleri yakinen paylaşmış olan bir sevgili dosta e-posta üzerinden verilen bir cevaptır. Konunun içeriğini anlatmak belki yazıyı daha iyi anlamanıza yardımcı olacaksa da, o kadar uzun bir açıklamaya girmeye açıkcası niyetim yok.

O günden bugüne çok şey değişti, çok büyüdüm... Kimi olaylar planlandığı gibi gitti, kimi dostlar hiç planda yokken gitti. Önemli olan bugün ve ben bu yazıya bugün dönüp baktığımda bambaşka bir haz alıyorum okumaktan. Neyse, sevgiler...

Ben öyle düşünmüyorum. Keder değil bunlar, gelişmede bir adım benim için. Temizliyorum içimi yavaş yavaş; hissetmeye, oyun oynamadan, o an içimden geldiği gibi olmaya başlıyorum. O an ağlamak istiyorsam ağlıyorum. Yıllardır içimde tuttuğum, kimsenin önünde akıtmadığım, babam öldüğünde bile ağlıyormuş rolü yapıp ama akıtamadığım gözyaşları bunlar; tabi o gün yeterince dökülen yaşlar ve sonradan tam geçti derken aniden vuran acı gerçeğin minik bedenimde ve yüreğimdeki müthiş şokunun da bunda etkisi çoktur. Artık ama onlar her içimden geldiği anda akıyorlar, mezar başında yıkılmalarda değil sadece...

Herkes birşeye inanır. Herkesin bir misyonu var bence. Benim de var ve bu misyonda insanlık için birşeyler yapmak var. Bunun için de büyümek lazım. Yaş olarak değil yürek olarak, sevgi olarak... Bunu yapıyorum. Umarım başaracağım. Öldüğümde hatırlanacağım, ama 100 ama 100 milyon insan tarafından... Onlara birşey verebilmiş biri olarak hatırlanacağım!

Kendi hayatım evet hep başkalarından sonra gelmiş meğer, “hayat gemisi” sağolsun gösterdi. Ama bu böyle değil. İnan bana. Zaten kader var, kadere inanıyorum, herşeyin zamanı belli. Hayır demeyi öğrendim artık. Kibritimi vermiyorum sağa sola sürekli.

Büyüyorum, çok büyüyorum. Kırılgan bir çocuğum ben, çok kırdılar beni, ama buna rağmen dimdik ayakta, büyüyorum… Büyümek zorundayım!

ugurarcan | 06-Aralık-2004

1 yorum:

  1. belki bu yazıya yorum yazmak için biraz geç ama ben ilk defa okudum vede son 2 kelimenden çok etkilendim.

    etkilenmemin sebebi yanlış olması!

    herşeyde zorundalık olabilir ama büyümede olamaz. büyümek zorundayım diye bir şey kabul edilemez!!!

    kimse büyümek zorunda değildir.
    ben büyüdüm. belki senin gibi küçük bir yaşımda babamı kaybetmedim ama benimde başımdan bazı olaylar geçti. bir çocuğun kaldırabilceği yada kaldıramayacağı ve ben büyüdüm. şimdi büyümüş olmanın acısını yaşıyorum. çünkü ben ne bir çocukluğa sahip olabildim ne de gençliğe. belki yaş olarak hala çok küçüğüm ama herkesin dediği bir şey var; yaşadıklarımla, düşünce şeklimle yaşımdan en az 5 yaş büyüyüm. bunu istiyor muyum? açıkca sölemek gerekirse hayır! değiştirebilir miyim? yine hayır çünkü ben bir kez büyüdüm. küçük bir çocuk gibi kalıp gecikerek büyüyebilirsin, bunun fazlada bir zararı dokunmaz (ne sana nede çevrendekilere) ama bir kere büyüdün mü işte o zaman bir daha çocuk olamazsın!

    içimden geldi, yazmak istedim.
    ve de
    ellerine, sözlerine, yüreğine sağlık

    YanıtlaSil