7 Mart 2007

Gidiyorum

Düşünceli kız
Şarkılarla başladı sevdamız, şarkılarda büyüdü... Yıllar, yalanlar, gururun, okyanuslar girdi araya, yüzünü göremediğim o soğuk gecelerde bir tek şarkılar ısıttı ellerimi senin ellerin yerine. Sana şiirler yazdım yüzden fazla, sana konuşamadığım, anlatamadığım aşkımı, özlemimi, nefretimi, tutkumu hep o gecelerde yazdım. Umutsuz bir ümit besledim yıllarca sen başka kollarda sımsıcak, ben yalnız odamda bir başımayken. Hepsini yazdım belki birgün okursun, beni anlarsın diye. Ama sana hiç okutmadım. Her aşk tanımında seni, özlemde seni, tükenmişlikte seni biraz daha sevdim kahrolurcasına, hiçbirşey beklemeden. Sevdiğinin kendisine gelmemesine bile razı olarak, sadece O’nun mutluluğunu hayal ederek sevenlerden oldum ben, onlardan pek çok olmasa da. Bencilce değil gurursuzca sevdim...

Her çalan şarkıda senden nefret ettim, yokluğunda bile sana on kat daha aşık olurken. Bana bıraktığın tek mirastı o lanet şarkılar. “Düşünmeyeceğim”, “artık bitti” dediğim, kendime bu gurursuzluğumdan dolayı öfkelendiğim zamanların hepsinde ufak bir melodiydi beni bir buldozer gibi yıkıp geçen. Öyle sözler bulup çıkarmıştık ki yüzlerce şarkıyı uzaktan da olsa paylaşırken, her kelime sendin benim için. Yeni duyduğum şarkılarda bile senden sözler buldum ve suçu yine sana attım bana miras olarak acı dolu şarkılar bıraktığın için. Resim değildi ki yıratyım, oyuncak bir ayı değildi ki yolayım, yada bir kazak değildi ki tam ortasından keseyim. Nereye gitsem var olan, hayatımın senli yada sensiz bir parçası olan şarkılardı senden kalan. Bana verebileceğin en büyük ceza buydu diye hayıflandım yıllarca yine o şarkılara teslim seni düşlerken.

Çok zaman seni unuttum sandım. “Bu sefer” dedim, “bu sefer unutacağım” ama ancak iki şarkı arası unutabildim seni. Çok defa pes ettim, çok defa dönülmez yeminler ettim ama olmadı. Ne cehennemde ateşlerden korktum ne de tutamadığım sözlerin erkekliğe sürdüğü lekeden. Hiçbirşey sana olan aşkımı ve özlemi lekeyebildi. Geri dönmek değildi niyetim ama unutmak da değildi. Baktım güzellikle olmuyor, zorla olacak dedim. Seni uzaklaştırdım, kavgalar ettik, bana ihanetini hep tekrarladım tarih dersinde aklıma hiç girmeyen o ezberlere inatla. Olmadı, sen de gidemedin ki… Kim tilki kim kürkçü dükkanı bir anlamadım… Ne boktan bir duygudur bu ya, ne boktan. Başka kadınlar sevdim, onlara aşk ismini hiç yakıştıramadım ama bunu bir tek ben bildim. Hiç birinde sen yoktun, bendeki boşluğu senin yalnızlığın bile doldurabilirken hiçbir aşk kavuğuma yetmedi. Senle ümitsiz, sensiz ümitsizdim anlayacağın. Çok tenler kokladım, ne yalan söyliyeyim çok güzel kokanları da vardı içlerinde, ve çok saçları okşadım kimi ipek gibi. Ama hani filmlerde olur da “hadi canım” edasıyla izleriz hep, aynı o şekilde her gözümü kapadığımda o ten senin, o saçlar hep senindi. Çok dudaklarda aldım yalnızlığımda kaybolmuşluğun ürkütücü telaşıyla çarpan yüreğimin acısını, ama çok yanıldım. Ne o dudaklar senin o hiç dokunamadığım dudaklarındı, ne de o çarpan yüreğim aşktandı. Çok zaman soluğu Attila İlhan’da aldım o çok sevdiğimiz olmayan kadınları anlatırken birbirimze, Sezen’le ağladık omuz omuza seni konuşurken. Kimi zaman oluyordu ki onlar konuşuyor bense sadece gözyaşı selinde hıçkırıklarımı sayıyordum. Yılmaz Elif’den her ayrıldığında sonlarının bize benzemesinden korkuyor, Yılmaz’a dönsün diye binbir dil döküyordum. Sende bulamadığım kendimi buluyordum onlarda ama ne onlar beni duyuyordu ne de sen.

Böyle geçti yedi yıl. Ne tam sevebildim seni, ne yaşayabildim, ne vazgeçtim, ne de nefret ettim. Bir bok olmadı yani. Ben seni şarkılarda yaşadım. Hani ruhun gıdasıdır ya müzik, ben ruhumu seninle besledim. Şarkılarda sevdim seni yeniden, bıkmadan, usanmadan, tükenmeden. Aynı şarkılarda vazgeçtim senden. Bunca yıl sonra, anca şarkılar anlattı bana bittiğini. Ne eski acı vardı, ne eski keder. Yaşanmış büyük bir sevgi vardı benim parçam olmuş ve beni büyütmüş… Ben senin bittiğini o şarkılara başka anlamlar yükleyebildiğimi farkettiğimde anladım. Halbuki değil yeni anlamlar yüklemek, benimle birlikte dinleyenleri kıskanırdım şarkılardan; o şarkılar benimdi, aksi düşünülemezdi. Hem onlar kimdi ki benim sevdam dururken gidip kendi minik sevdalarının anlamını yükleme cürretini gösteriyorlardı. O şarkılar bizimdi, benimdi ve kimseyle paylaşamazdım. Sen, bende o yeni yüklenen anlamlarla bittin. Bir kuştum yıllarca kafesinde tutuklu bir dünya kurmuş, artık uçuyordum ama alışmamıştım. Kanatlarım çok güçsüzdü, gökyüzü korkutuyordu beni. Başka yeşil gözler istemiyordum, yıllarca her tuttuğum elde, baktığım gözde seni aldatmışlık hissi yaşamıştım ama şimdi nerden çıkmıştı bu özgürlük, alışık değildim… Ben senden geçtiğimi bir rock şarkısında “Ya beni de götür yada gitme” diye sessizce başka bir kadına haykırdığımda anladım, ve bundan zerre kadar suçluluk duymadığımda… Ben seni, kendisi için şarkılar söylediğim O kadın benı istemediğinde bile sana geri dönmediğimde terkettim. Halbuki sen bilmesen de sen benim sığınağımdın; korktuğumda, kırıldığımda, ağladığımda, terkedildiğimde, terkettiğimde, ve her tükendiğimde sana gelirdim ben, sende güvendeydim sanki.

Uzaktan geliş
Sende tükettim ben enerjimi, sevgimi hemde elime hayallerden başka birşey geçmeden. Artık gerçekliğe dönmek ve gerçek bir aşk yaşamak istediğimi anladım. Ben senden, en yakınlarımın bile benim aşık olabileceğimden, sevebileceğimden, kendimi adayabileceğimden şüphe ettiğini gördüğümde vazgeçtim. Ben senden kendi aşkımı başkasına verebileceğimden süpheye düşünce vazgeçtim. Ben Sezen’in “Seni kimler aldı, kimler öpüyor seni” değilde “Artık hayatımdan çıksan diyorum” dediğinde seni düşündüğümü gördüğümde senden ayrıldım. Ve ben bütün bu yaşadıklarımın, yazdıklarımın, ve hayallerimin seninle alakası olmadığını, sadece benim kurduğum bir hayal olduğunu anladığımda… Ben işte seni tam o zaman terkettim…

Ben seni bana bıraktığın dünyada sevdim, o dünyada terkettim. Şimdi hayallerim ve şarkılarım benimle, merak etme kimini bıraktım sana, hala seni anıyorum bazılarında. Seni çok sevdim, seviyorum, seveceğim. Ama seni ve aşkını artık sonsuza dek terkettim… Gidiyorum…

ua | 00:37 | 13-Şubat-2007 | LOP - Minneapolis, MN

7 yorum:

  1. '... Ama seni ve aşkını artık sonsuza dek terkettim… Gidiyorum…'

    Bence siz, kendinizi bile kandıramayacak kadar .........sınız!

    YanıtlaSil
  2. 1-Biz kimiz? 'Biz'den kastin ne?
    2-Neyiz? Niye acik ve net kelimeler yerine '...' kullaniyorsun?

    Okudugun ve fikrini dile getirdigin icin tesekkurler.

    YanıtlaSil
  3. hay allah, çok afedersiniz, niyetim çok iyiydi. Yazinizi, duygularınızı o kadar kolay kelimelere dökmenizi çok çok beğenmiştim. Sizi tanımadığım için size 'siz' diye hitap etmiştim. Sizden çok özür dileyerek söylüyorum ki; size asıldığım gibi çok olağan fakat bence basitçe bir düşünce çıkmasın diye kimliğimi veya eposta adresimi bırakmak istememiştim.
    Yazınızın ben de bıraktığı düşünce, "siz kendinizi bile kandıramayacak kadar hala 'aşıksınız'" dı, o kaçmak istediğiniz kişiye.
    Sanki bunu düşündüğümü bilmeniz neye yaradı değil mi? Haklısınız. Olan oldu bir kere.
    Yazınızda seçtiğiniz kelimeler çok çok basit ancak meydana getirdiğiniz cümleler inanilmaz.
    Çok güzel bir yazı gerçekten.

    YanıtlaSil
  4. :))) Oncelikle ozre gerek yok :) ben sunu soyliyeyim ki rumuz olarak sectiginiz kelime oyle bir kelime ki beni taniyorsunuz sandim. Madem tanimiyorsunuz durum daha da ilginc. Ilk olarak sunu belirteyim ki beni tanimadiginiz halde (en azindan iddianiz bu yonde hehe) zaman ayirip, okuyup bir de yorum gonderdiginiz icin ben ozellikle tesekkur ederim!...

    dedigim gibi tanidigim biri sandigim icin direk tonda bir mesaj attim, amacim soruglar gibi cevap vermek degildi, bu yuzden asil ben ozur dilerim. Ozde amacim yorumunuzu biraz daha acmakti zaten. Yani ben bunlari yaziyorum ve gercekte en cok merak ettigim sey insanlarin begenmesi degil ama yazilarimin insanlarda ne tur dusunceler uyandirdigi, onlara neleri animsattigi. Begeniler gecer ama zincirleme yaratilan dusunceler daha kalici izler birakiyor...

    Bu yuzden duydugum buyuk minnettarligim yaninda yanlis anlasmadan dolayi ozrumu kabul edin.

    Benim neyi bildigim ayri, bu aklinizdan ve yureginizden gecenleri bana soylemenizi engellememeli, asla... bu cesaret ister...

    yorumunuza gelince... cevap vermemek lazim cunku bu sizin yorumunuz ve cok degerli, uzerine yorum yapmak sacma. bu yuzden bu saf, orjinal ve guzel haliyle sitede kalmasini tercih edecegim.

    Tekrar tesekkurler...

    YanıtlaSil
  5. bence duygularını çok güzel ifade etmişsin. hepimizin hayatında bir veya en fazla iki kere yaşadığı bu duyguyu, bu duygunun gerçekte şahısla değil kendimizin içinde olduğunu..
    yazını birden fazla kere okudum bir kaç arkadaşımada benzer duyguları hissettikleri veya hissettiklerini sandığı zamanlarda okudum çok pozitif yönde iyi bir etki yaratıyor :)

    YanıtlaSil
  6. bence senin yaptığın terk edip gitmek değil.
    daha çok eski bir sandığın içine koyup, özenle kilitleyip, çok özendiğin, oraya "sen"den başkasını sokmadığın derinlerdeki bir odaya koyup o odayıda derinliklere (aydınlık ya da karanlık fark etmeden yolunu bulabilceğin bir yere) yollamaktan başka birşey değil.

    7! yıl.
    sevgi gibi bir duygu bile 1 dakikacık olsun hissedildimi kişide çok büyük bir etki yaratırken, aşk gibi şahsen hala tanımını yapamadığım bir duyguyu yedi koskocaman yıl düşüncelerinde, sözlerinde, hareketlerinde, hayatında, ... ,en önemlisi de kalbinde taşımış olman şu anda çok güzel mi yoksa çok kötü mü demem gerektiğini bilemediğim bir durum.

    bu kadar uzun bir zamandan sonrada olsa o sandığı kullanma (bana göre) çok sevindim. daha doğrusu şuanda hissettiğim duygu sevinçten de öte rahatlama diyebilirim. umarım aynı rahatlamayı sende hissedebilmişsindir.
    hayatımın her saniyesinde kullandığım kelimeleri de bir araya getirerek böyle anlam dolu bir yazı yazdığın için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  7. "...Ben seni, kendisi için şarkılar söylediğim O kadın benı istemediğinde bile sana geri dönmediğimde terkettim. "
    'O KADIN' yine senin iyiligini istediginden, "seni istemedi", cunku en dogrusu buydu:)

    YanıtlaSil