27 Haziran 2007
"Bu Kadar Mı..."
Önceki yazımda belirttiğim olaylar müthiş bir hızla olurken hayatımda, Türkiye, Amerika ve genel olarak dünya haberlerinden bir ara ciddi anlamda uzaklamıştım. NTV ve SkyTürk kanallarını izleyebiliyor olmama rağmen ya benim açabildiğim saatlerde haberler olmuyor yada kısaca açacak zamanım olmuyordu o ara. O aralar ne kadar şanslı olduğumu yaklaşık son bir buçuk haftadır gerek haftasonu televizyonda, gerek de internetteki haber sitelerinden okuduklarımdan sonra anladım.
Kendimce bana gerçekten de saç baş yolduran birkaç haberin listesini yaptım ve burada onları ufak ufak açmak istedim. 4 haber... Kimi çoğumuzun artık duymaya alıştığı ama benim her gördüğümde beynim, ağzım, ve kalbim arasındaki işbirliğinden doğan ve ardı arkası kesilmeyen küfürlerime engel olamadığım 4 haber. Son bir haftaya bu kadar çirkin haberi nasıl sığdırıyoruz diye de düşündüm sonra. Ülke ne hale gelmiş meğer...
1- Cem Uzan Giresun'da Şoke Oldu...
Haberler arasında herhalde en komiği bu. Bunu ilk koydum ki ilk baştan ortamı germeyeyim diye ve o kadar güldüm ki bu habere paylaşmadan geçemedim. GP yanlısı olmadığım herhalde pek açık. Cem Uzan'ın her ne kadar diğer siyasilerden altta kalır suçları olmasa da, ben O'nun da siyasete kirli işlerini örtmek için girdiğini ve ikinici bir Tansu Çiller modeli olacağını düşünüyorum. Bu yüzden de, eldekilerle baş zaten dertte, battı balık yan gider olmasın bari yenileri gelmesin diye desteklemiyorum hiçbirşeyini. Yani göz göre göre lades de olmasın artık. Ayrıca Motorola'ya attığı kazık ülkemizin adına yapılmış bir ihanet olduğundan, böyle bir adam zaten yakışmaz meclise. Dokunulmazliği yokken bunları yapan.... Allah muhafaza!
Ayrıca bu adamın nasıl bu işe alelacele girdiği ortada. Yangından olmasada bir yerlerden birşeyler kaçırdığı malum. Geçen gün SkyTürk'te Mardin'den yayın vardı. Tabi bende akşamüstüydü ve TSİ bayağı bir geç saatti. Ordaki partilerin sorumluları çıkmış bölge dertlerini konuşuyor ve partilerinin propagandasını yapıyorlardı. Abuk sabuk programları erkene koyarlar ama bunlar hala o saatte verilir. İki olay vardı ki, alarmlerle dolu o programda benim ilgimi bunlar özellikle çekti. Biri malum GP'nin Mardin milletvekili adayı mıdır nedir. Anlatmakla olmaz, dinlemek lazım ama dinlemek için de sabır lazım. İki kelime konuşamayan, sorulan "nasıl yapacaksınız" sorusuna uzuuuuun süre kem küm edip artık tekrar tekrar aynı sorunun sorulmasıyla köşeye sıkışmışlığın ağırlığından "genel başkanımız planlarını yaptı" şeklinde boş, geçiştirme bir cevap veren bu insanların partisi eğer meclise girerse ne olur acaba diye düşündüm durdum. Hoş düşünecek çok birşey yok ya; mal orada, sonuç malum. Büyük Giresun da bu haberde belli oluyor ki en güzel cevabı vermiş zaten. O adamın acizliğini görmenizi gerçekten isterdim, gerçekten. Burda tek tek verilen vaatlerin saçmalığına girmeyeceğim çünkü zaten uzun olacak olan yazı daha da uzar, hem de amacım siyasi kritik yapmak değil; onu yapan çok.
Bir diğer konu da Mardin'de hala çöplerin eşşeklerle toplanıyor olmasıydı. Bu konuda da çok yazmak istemiyorum çünkü sadece aklımdan geçenleri yazarsam, beynimden geçen konuların oluşturduğu zincir dünyayı 6 defa dolaşır. Ama yazık... Hala bunların olduğu ülkemizde abuk sabuk şeylere harcanan paralar ve zamanlar yazık. Çok mu zor bunlara çare bulmak, çok mu...?
haber için tıklayın...
2-Lise Öğrencilerine Tecavüz ve Şantaj!.. 20 Kişi Gözaltına Alındı, 6'sı Tutuklandı
Bilmiyorum bu habere yorum yapmam lazım mı bile. Yemin ederim birkaç gün önce okumuş olmama rağmen ve muhtemelen sindirmiş olmam gerektiği halde şu an bile nefesim daralıyor bu kelimeleri yazarken. "Bu kadar mı..." diyor kalıyorum çünkü o üç nokta yerine gelebilecek onca kelime biliyorum ki hangisinden başlayacağıma karar veremiyorum. O zavallıların nelerden geçtiklerini şöyle bir minikten aklıma getirmeye çalışıyorum da... OF!!! İşin daha da boktan tarafı da bu insanların sadece 6'sının tutuklanmış olup, o altı kişinin de çok da uzun sürmeyecek bir cezalandırma sürecinden geçecek olmaları. İnsan hayatının inanılmaz ucuz olduğu ülkemizde bunun gibi sayısız örnek varken bu belki çok çarpıcı gelmiyor artık çoğu insana ama bende yıllardır her okuduğum bu tür haber, sanki ilk defaymışcasına derin etki yapıyor. Tek diyebildiğim şey ise "Bu kadar mı..."
haber için tıklayın...
3-Deniz Baykal'ın Helikopterinin Pervanesi Koptu
Bu haberi KanalD ana haber bülteninde izledim ve yemin ediyorum utanmasam kırmadık şey bırakmayacaktım etrafta. CHP'li falan değilim ve Baykal'a üzüldüğüm de yok. Önce olayın nasıl geliştiğini anlatayım. Baykal bilmem nerede yine zırvalarken ki maşallah o yaşta o enerji var hala, aynı Demirel olacak başımıza sanırım, helikopter kendisini bekliyormuş. Bu arada çıkan bir arıza sonucu pervanalerinden biri kopuyor ve etraftaki bir kadını öldürüyor, bir üniversite gencini de yaralıyor. Haber bu. Türkiye televizyonlarının inanılmaz tecrübeli ve kaliteli bir televizyonculuk ve gazetecilik geçmişine sahip olduğu halde en lağubali haberlerini sunan ve bundan gurur duyan Mehmet Ali Birand'ın arkasında genelde hep düzgün çizgisini korumuş sandığım Deniz Arman da haberleri sunuyor. Dedim ya normalde beğenirim bu çocuğu ki hatta derim MAB gevşeği yerine hep bu sunsa haberleri diye. Fakat o gün Arman, benden bir ömür yetecek hakareti yedi iki dakika içinde. Üzüm üzüme baka baka yine kararmıştı sanırım. Deniz Arman sürekli içinde Baykal olsaymış neler olurmuş düşünmek bile istemediğini tekrarlıyor, alttaki yazıda sürekli Baykal'ın o anda nerede ne zırvaladığı yazıyor ve yapılan bütün bağlantılarda Baykal'ın kurtulduğu için sevinçler dile getiriliyordu. Biran dedim herhalde Arman alacak bir mum eline yakacak ve koyacak önüne haberlerin sonuna kadar. Yada alıcak kınayı... Anladın sen onu :)
Orada bir kadın can vermiş, bir genç de hayatla pençeleşirken onlardan 5 saniye üstünkörü bahsediyorsun ve Baykal da Baykal. Yok Türkiye için facia olurmuş vesaire. Elbette kimse ölmesin ama ÖLÜ VAR!!! YARALI VAR!!! O insanların canı bu kadar mı önemsiz de Baykal'ın ki bu kadar önemli? Anlamıyorum ki kardeşim! O gün tansiyonum olsa herhalde 56 falan gösterirdi tansiyon aleti. O kadar sinirlenmiştim. Demin de dediğim gibi bu kadar mı ucuz insan hayatı ya...? Bu kadar mı öküz olur bir haber yayını... "Bu kadar mı..."
4-Koruma Gazetecilere Silah Çekti
Bu haberde mevzu bahis olan koruma sayın Başbakanımızın korumaları. Kendisini yaptığı siyasi gezide takip eden gazetecilerden rahatsız olan korumalardan bir dallama çıkıyor ve tehditlerle bir gazetecinin başına silah dayıyor. Hani silaha karşıyım, cinayet suçları kanımı donduruyor falanı da geçtim artık. "Ben polis molis tanımam" diyecek kadar ileri gidip, istediği adama silah çekebilen bir adam nasıl oluyor da parmaklıklar arkası yerine o görevde kalabiliyor diye düşünüyorum tabi. Hoş başka bir haberde gürültü yapan genci öldüren polisleri okuyorsunuz ve o zaman polis teşkilatına kimler alınıyor diye de ek düşüncelere dalıyorsunuz. Bir ahlaksız asla tüm organizasyonu karalayamaz ama bu adamları kim alıyor işe sorusuna cevap da bulunmuyor. Niye bu düdükler yüzünden tüm güzelim teşkilata leke sürdürüyorsunuz? Orda giden insanın canı çok ucuz olduğundan mı yoksa?
Korumaya geri gelirsek, bu adam hala işinin başında muhtemelen. Oğlunun cinayetini kapatan Başbakan (haberlere göre) çok rahat herşeyi kapatır o yüzden adam rahat tabi. Vursa ne olacak ki, insan canı bu ülkede çok ucuz... Peki kime güvenilir, kime sığınılır, kim hakkını korur bu ülkede? Cevap da en az bu haberler kadar trajik işte...
haber için tıklayın...
* * *
Lafı daha uzatıp da "Kız donunu indirince dayanamadım boşaldım" yada "Uyuyordum, üzerime çıktı" şeklinde bir taciz haberini iğrenç başlıklarla sunan Hürriyet'ten (herkes bildiği halde ben KanalD ile aynı ailede olduğunun altını bir çizeyim) yada biz eldeki eskilerden kurtulmaya çalışırken geri dönmeye karar veren ve döndürülmeye çalışılan Mesut Yılmaz - Tansu Çiller ikilisinden veya gençlikten çözüm çıkaramadığı için yine eski kokmuş çamaşırlarına bel bağlayan ülkem siyasetinin vahimliğinden bahsetmek bile istemiyorum. Belki daha sonra... Bu kadarını bile yazarken beynime giren ağrılar benim durmama yetiyor şimdilik. Ne diyeyim, sonumuzu Allah hayır etsin...
ugurarcan | 27-Haziran-2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder