26 Mart 2007

Affetme Süreci

Çocuk
Yine geldim okula; Amerika: Kendi başıma geçen geceler ve günler, kendimle kalabilmek için insanlardan kaçışım ve bunu başarabildiğim yer. Buna ihtiyaç duyduğum yer. Hem popüler hem istediğimde yalnız olabildiğim tek yer...

Son günler yine bir yoğunluktur gidiyor. Ölümler etrafımda, yakınlarımda, kafamda canlanan binbir düşünce, yüzleşme ve çözüm çabaları. Aklıma aniden gelen şarkılar... Bu Prizma-Source Seminerleri zaten tiryakisi olduğum müziğe daha bir başka bağladı beni sanırım. Daha farklı dinler oldum güfteleri.

Geçen gün duştayken eski eniştemi affetmeyi denedim, Source'da yaptığımız bir sürece benzer bir süreci kendimce yeniden yaşayarak. Farkettim ki konsantre olamıyorum. Tam dönüyorum o boyuta, sesini duyuyorum o çocuğun, merdivenleri tırmanıyorum hayal ettiğim zindanda ama sanki ben çıktıkca merdivenleri hedeften uzaklaşıyorum. Ben bir kat çıkarken çocuğun olduğu kat beş kat yukarda kalıyor. Fakat istekliyim, "benden kaçamayacaksın" diyorum. Sonunda o kata ulaşıyorum. Kapının üstündeki gardiyan penceresinden ona bakıyorum. Her taraf taş, tek minik bir pencere var, dışarısı aydınlık. Pencereden giren bir ışık yüzünü aydınlatıyor. Pencerenin önünde, iki duvarın kesiştiği köşeye kıvrılmış korkak vücudun suratına güneş ne güzel de vuruyor. Gözleri ıslak, ağlamış belli. Bu arada hala gerçekliğe gidip gidip geliyorum, bir türlü sabit kalamıyorum, belli ki kendimi çok zorluyorum. Ama kendim için yapmak istiyorum bunu. Kapıyı açıyor ve O'na sesleniyorum. Sırtı kapıya dönük yarım şekilde, belli ki hem gardını almış hem de kapıya bakıyor, içinde bir umut. Gelmemden ve O'na zarar vermemden çok kokuyor sanki. Çağırıyorum, gelmek istemiyor. Gelmesini ısrarla ve güleç, samimi bir ifadeyle tekrar istiyorum. Sonunda ikna oluyor ve geliyor. O'na sarılıyorum. Çok sıkı sarılıyorum. İkimizde ağlıyoruz; ben gerçekten bu süreci yaşadığım duşta ağlıyorum ama nedense o kadar katıyım ki içimde O'na karşı gözyaşlarım içime akıyor. Ağlıyorum ama gözyaşı dökemiyorum. O'nunla konuşuyorum ama bir süre sonra O'nun henüz çıkmaya hazır olmadığını hissediyorum. Çok ağlıyorum ama ne ben ne de O hazır değil. Gözyaşlarım sanki O'na sevgimden değil, sadece çektiğim, bana çektirdiği acıların sonucu... O'nu o odaya yeniden kilitliyorum, birgün yeniden görüşmek üzere derken...

O an düşünüyorum acaba NİYE diye... O an aklıma gelen tek şarkı İlhan İrem'den oluyor. Bu geliyor çünkü O'nu ne kurtaracak kadar seviyor ne de öldürecek kadar nefret ediyorum artık. Bununla aslında artık duygularımın bir hiç olma yolunda olduğunu farkediyorum. O'nu YİNE affedemiyorum...

Kim bilir belki de o ağlayan çocuk o bana acıları çektiren adam değildir, benimdir belki. Bana biri o süreci bu şekilde yorumlamıştı... Ben belki de bana ve aileme yapılanları affedersem kendi hapsedilmiş çocuğumu özgür bırakacaktım ama yine de yapamadım. Kendime ihanet ettiğimi düşünsem de yapamadım çünkü sanki o yapılanları affettiğimde de kendime ihanet edecekmişim gibi geldi hep, hala da öyle. Kim bilir belki yaralarımı sararım bugün ve o zaman o çocuk da yaniden benim olur. Kim bilir...

* * *
İlhan İrem: Aşk Değil Nefret Değil

Beynimdeki ağları kalbime örmeyecekin
Sevgi dolu yalanlarını söyleyemeyeceksin
Sevgin öyle çöktü ki altında ezileceksin
Artık benim nefretim bile değilsin

Bir duygu ki, bir duygu bu
Düş değil, gerçek değil
Bir duygu ki, bir duygu bu
Aşk değil, nefret değil

Benim için artık sen
Koskoca bir boşluksun
Düşünmeden yaşanılmış
Bir kötü sarhoşluksun

İçimdeki boşluğa el süremeyeceksin
Artık benden bir iz bile göremeyeceksin
Öylesine uzağım ki erişemeyeceksin
Artık benim nefretim bile değilsin
* * *

ugurarcan | 14-Eylül-2004 | 2204 Johnstone Hall

3 yorum:

  1. Hey Deli Cocuk (senin tabirinle; ama bence de cok dogru :-)),ben seni coktaaaan affettim, hem de tum kalbimle. Belki bunu bilmen, digerlerini affetmene yardimci olur diye dusundum. Hoscakal simdilik. Nurdan Ablan.

    YanıtlaSil
  2. Deli Cocuk, yorumumu gonderir gondermez S. Aksu'nun 'Adi Bende Sakli' sarkisinin muzigi caldi bloggerinda. Ben o sarkiyi cok ama cok severim. Adeta, seni affetmem nedeniyle senden aldigim 'hediye' gibi geldi bana. Bak, gordun mu affetmenin pozitif karsiligini hemen aldim, hem de senden; lutfen sen de tum gucunle, tum kalbinle, tum ruhunla dene digerlerini affetmeyi...

    YanıtlaSil
  3. Hey,
    Asagidaki siiri eminim hatirlarsin, hatta ilk defa benden bile duymus ve email ile almis olabilirsin (yaniliyo da olabilirim)...Siiri bi kere daha okuyalim mi?

    MAVİ GÖZLÜ DEV, MİNNACIK KADIN VE HANIMELLERİ

    O mavi gözlü bir devdi.
    Minnacık bir kadın sevdi.
    Kadının hayali minnacık bir evdi,
    bahçesinde ebruliii
    hanımeli
    açan bir ev.

    Bir dev gibi seviyordu dev.
    Ve elleri öyle büyük işler için
    hazırlanmıştı ki devin,
    yapamazdı yapısını,
    çalamazdı kapısını
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan evin.

    O mavi gözlü bir devdi.
    Minnacık bir kadın sevdi.
    Mini minnacıktı kadın.
    Rahata acıktı kadın
    yoruldu devin büyük yolunda.
    Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
    girdi zengin bir cücenin kolunda
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan eve.

    Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
    dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
    bahçesinde ebruliiiii
    hanımeli
    açan ev..

    -Nazim Hikmet Ran

    Cok zayif bir olasilik ama, belki bilmiyorsun diye acikliyorum; Minnacik Kadin, Nazim'in sosyalist, komunist fikirlerinden; zengin-fakir, egitimli-egitimsiz, koylu-sehirli, soylu-avam, Turk-Kurt, Dinli-Dinsiz, Laik-Anti-Laik, Alevi-Sunni ayrimi yapilmaksizin herkese hak ve ozgurluk bakimindan
    esitlik oneren,dusuncelerinden, bunlardan oturu tutuklanmasindan, hapislerde yatmasindan bikiyor-ki Nazim Hikmet aslen soylu, zengin bir aileden geliyor-Nazim'i birakip, zengin, kisa boylu bir adamla evleniyor.
    Nazim, siirin son kita'sinda da Kadin'in kendi sevgisine degmediginden bahsediyor.
    Nazim'in belirttigi gibi, bazi insanlar, bazi seyleri ya idrak edip anlayamadiklarindan, ya islerine oyle geldiklerinden, dovsende, sovsende, iyi davransanda, affetsende anlamiyorlar, daha onemlisi degerini bilmiyorlar...Yani bazen ben de, ictenlikle 'affettim' dedigim kisilerin sonradan yaptiklarini gorup, acaba? acaba? acaba? diye soruyorum kendime. Ama yine de 'temiz vicdan'a sahip olma acisindan, 'affetmeliyiz' diye dusunuyorum.

    bye

    YanıtlaSil